PDA

PDA
Pembe Domates Ağı, Logo üzerine tıklayarak PDA ana sayfasına gidebilirsiniz... "Pembe Domates Ağı" (PDA): 2006 yılında Avniye ve Mehmet Ata Tansuğ'un bir İstanbul apartmanının balkonundaki "Evde Pembe Domates Serüveni " ile başlayan; daha sonra Türkiye'deki evladiyelik ("heirloom") doğal pembe domateslere sahip çıkarak, onları yine doğal yöntemlerle evlerinin balkon veya bahçelerinde yaşatmaya karar verenlerin katılımıyla oluşan ve genişleyen toplumsal ağ...

9 Haziran 2009 Salı

Fideler bahçede, balkonda bahçe ve tomurcuk haberleri



Yaklaşık üç ay süren evdeki serüvenden sonra yetiştirdiğim fidelerden bir kısmını, bir arkadaşın Eskişehir Eğriöz köyünde bulunan çiftliğinde benim için ayırmış olduğu yere 30 Mayıs tarihinde diktim.

Burası bir yamaçta, güneye bakan bir yer.

Umarım bu yer pembelerin gelişimine katkıda bulunur. 30 Mayısta dikimi yaptık ancak ondan sonra bir daha gidip bakamadım. Nedeni de oğlumun 7 Haziranda gireceği SBS sınavı idi. Fakat arkadaştan haberini aldım. Ekim sonrası hiç boynunu büken olmamış. Kısaca hepsi tutmuş.


Bahçeye 10 adet pembe domates ve 15 adet süs biberi fidesi dikmiştim.



Bu ise bahçede bana ayrılan üç karıklık bölüm. Tabi bol bol yettiği gibi boş yerde kaldı. Ancak bu sene için başka birşey ekmek için geç kaldık. Bu yılda bu kadar olsun ne diyelim.

Çiftliğe oğlum ve kızımı da götürmüştüm. Ekim sırasında oğlum bana yardım etti, fideleri dikeceğimiz çukurları hazırladı. Sonrasında can suyunu çiftlikte çalışan elemanlar ile birlikte verdik. Ayrılmadan öncede oğlum çiftlikte bulunan sibirya kurdu cinsi köpekle bir süre oynadı.

Oğlum köpekle oynar, kızım boş durur mu? Oda biz ekim yaparken yaylımdan dönen koyun ve kuzuların yanına gitti.
Bir kuzuyu çoban nezaretinde sevdi. Hayvanları çok seviyor ancak ani hareketleri nedeniyle ürküyor. Ancak kontrol altında hayvanlara yaklaşıyor.


Balkondaki tarlamdan bir görüntü. Bu ikincisi. İlk tohumları ektiğimde fotoğrafını blogda yayınlamıştım. Şu anda tohumdan çıkan soğan, dereotu, kuzukulağı net olarak görünüyor. Arada semizotu da karışmış. Onlar henüz küçük. Pek emin değilim ama birkaç tane de marul var gibi aralarında.

Dereotu bölümünün yakın çekim görüntüsü. Yakın zamanda sanırım pazardan yeşillik alma ihtiyacı duymayacağız ailece.

Maydonozlarımda bu arada oldukça geliştiler. Henüz kullanıma hazır halde değiller. Birkaç gün önce tadının nasıl olduğunu anlamak için bir sap kopartıp çiğnedim. Küçüklüğümde yediğim maydonoz rayihasını ağzımda hissettim.

Bunlar ise balkondaki pembe ve soğan köşesi. Soğanları kıskadan diktim. Salata için çillerini toplamaya da başladık. Soğan kasasının hemen yanında ise 3/4 ü sarımsak, kalan kısmı soğan olan bir kasa daha var. Ancak fotoğraf çekimi sırasında yeni ekildikleri için henüz çillenmemişlerdi. Bu nedenle ayrıca fotoğraf çekmedim.

Evet sıra geldi müjdeli habere... Yukarıda ki domates köşesinde bulunan siyah saksı ve yanındaki kasa içerisindeki duvar tarafında olan iki fide de tomurcuklar çıktı. Bunun dışında ayrıca fotoğraflarda yer almayan balkon kenarında bulunan bir saksıda ki domateste de tomurcuklar var. Ki bu domates ilginçtir. Gövde gelişimi ve yaprak gelişimi oldukça güzel olmasına karşın, boyu 15 cm. kadar. Buna rağmen tomurcuklanma başladı.

Yanda ve aşağıda diğer tomurcuklara ilişkin fotoğraflara yer verdim. Bu fotoğrafları yaklaşık üç gün önce çekmiştim. Fotoğraf çekiminden sonra da tomurcuklar biraz daha gelişti.


Biraz önce bloglarda Mersin pembelerinin hasat haberini görmüştüm. Benim Mersin'e gönderdiğim tohumlardan çıkan fidelerin yaklaşık 60-70 cm boy yaptığını ancak henüz çiçeklenme olmadığını hafta sonu öğrendim. Sanırım Mersin'dekiler suyu biraz fazla verdiler. Ben kendilerini yeniden suyu azaltmaları konusunda uyardım.


Bu arada blogda daha önce resimlerine yer verdiğim ve süs biberi olduğunu belirttiğim biber süs biberi değilmiş. Sanırım yağ biberi olarakta bilinen salçalık biber gibi bir biber. Ama bana sanki yeşil olarak kalacaklarmış gibi geliyor. Gerçi çok fazla büyümede olmadı. Bu nedenle biberin ne kadar büyüyeceğini de görüp tahmin etme imkanım yok şimdilik.
Bu arada bir önceki haberlere yorum yapan Nalan hanım, civcivi sormuştu. Maalesef sizlere ömür. Oğlum serin bir gün ısınması için kucağına almış, ancak daha sonra uyuyunca civciv altında kalarak ezilmiş.
Şu anda ise yaklaşık 15 günlük yeni civcivlerimiz yine var. Bu kez fazla kutudan çıkarttırmıyorum ev içerisinde. Bazen gündüzleri balkonda serbest bırakılıyorlar, arada ise apartmanın önünde bulunan çayırlara kızımla birlikte çıkartıyoruz.