PDA

PDA
Pembe Domates Ağı, Logo üzerine tıklayarak PDA ana sayfasına gidebilirsiniz... "Pembe Domates Ağı" (PDA): 2006 yılında Avniye ve Mehmet Ata Tansuğ'un bir İstanbul apartmanının balkonundaki "Evde Pembe Domates Serüveni " ile başlayan; daha sonra Türkiye'deki evladiyelik ("heirloom") doğal pembe domateslere sahip çıkarak, onları yine doğal yöntemlerle evlerinin balkon veya bahçelerinde yaşatmaya karar verenlerin katılımıyla oluşan ve genişleyen toplumsal ağ...

10 Nisan 2009 Cuma

İşyerimdeki Isparta Pembeleri 2



Dün blog güncellememi yaparken işyerinde bulunan Isparta pembelerini şaşırtmayı düşündüğümü belirtmiştim. Ancak gerek kullanmayı düşündüğü toprak özelliği nedeniyle almış olduğum uyarılar, gerekse şaşırtma yapacağım beyaz plastik bardakla ilgili aldığım ve grupta paylaştığım bilgi http://groups.google.com.tr/group/pembedomates/web/yeni-bilgi) nedeniyle şaşırtma işlemini erteledim.


Evde bulunan pembelerimin bol, bol fotoğraflarını çekip bloga yüklememe karşın, işyerimdeki pembelerin fotoğraflarını çok fazla çekmedim. Bunun da nedeni sabah evden çıkarken fotoğraf makinemi yanıma almayı unutuyor olmam.


Herşeye rağmen bugün kararlı bir şekilde davranarak, fotoğraf makinemi sabah evden çıkarken yanıma aldım. Sabah ve akşam saatlerinde olmak üzere işyerimdeki pembelerin değişik fotoğraflarını çektim.

Browni kablarındaki boş yerler ilk zamanlar dolu idi. Ancak bir hafta sonu sulama eksikliği nedeniyle boyunlarını büktüler, tüm uğraşlarıma rağmen düzelmediler ve kurudular. Şu anda 12 adet filiz mevcut.


Bence gayet sağlıklı bir şekilde gelişmekteler. Yaprak renkleri de, açık yeşil. Evdekiler gibi morumsu renk değişikliği söz konusu değil.
Bu arada bu konuda Nail Sarı bey soğuk nedeniyle bu tür bir renk değişimi olabileceğini belirtmişti.
Bu sabah konuştuğum arkadaşım da aynı görüşü belirtti. Fidelerin bulunduğu yerle ilgili ayrıntılı bilgi verince, yapraklarda ki morluğun soğuk etkisi ile olabileceğini düşünmeye başladım.


Evdeki pembelerimi hiç dışarıya çıkartmamış isem de, kendileri güneş alan bir pencere önünde duruyorlar. Hemen pencere altında kalorifer peteği var. Kalorifer ise merkezi sistem olduğu için gece 01-05 saatleri arasında kapatılıyor. Ne kadar yalıtım yapmış olsamda, pencerenin aralıklarından azda olsa soğuk geliyor. Gelen soğuk ise doğrudan fidelerin üzerinde. Ben fidelerin gelişiminde bir sorun görmediğim için, bu mor renk değişiminin de fazla üzerinde durmamıştım. Ancak uzun süre gitmeyince grupla paylaştım.


Tabi şimdi havalar önceye nazaran bayağı ısındı. Hatta sabah ve akşam saatleri serin olsa da, öğle saatlerinde ceket yeterli olabiliyor. Umarım bu ısınmanın etkisi ile fidelerimdeki morluk yok olur.
Bu arada daha önce belirtmeyi unutmuştum. Hani hep derler ya "nerde eski domateslerin kokusu" diye. Ben pazarda veya markette domates alırken önce bir koklarım. Ne kadar da sera olsa, hormonlu olma ihtimali olsa da "arılı" tabir edilen domateslerde nispeten o kokuyu alırım ve tercihimi bu yönde kullanırım.
Sadece domates değil, reyhan yaprağına dokunduğumuzda elimiz nasıl kokarsa, gerçek domates bitkisine de dokunduğumuz da elimiz öyle kokardı eskiden.
Ben işte o kokuyu, evdeki pembelerimden almaya başladım. Ara sıra elimle yapraklara dokunup o kokuyu içime çekiyorum. Domates gibi kokan domates kokusunu.
İşyerimdeki pembelerde henüz o koku yok. Belki evdekileri daha önce ektiğim ve daha çok geliştikleri, işyerindekiler daha küçük olduğu içindir.
İşyeri pembelerimin fotoğraflarını paylaşayım derken yine evdeki pembelere konu döndü dolaştı geldi.
Şaşırtma için kab almak üzere bir ara Koçtaş a gitmeliyim. Bugün bir yerde fide poşeti buldum ancak bana çok büyük geldi. Biraz küçük olsaydı alacaktım.
Bu hafta sonu şaşırtmayı yapamazsam, haftanın iş yoğunluğu içerisinde gelecek hafta sonuna kadar şaşırtma yapamam sanırım.