PDA

PDA
Pembe Domates Ağı, Logo üzerine tıklayarak PDA ana sayfasına gidebilirsiniz... "Pembe Domates Ağı" (PDA): 2006 yılında Avniye ve Mehmet Ata Tansuğ'un bir İstanbul apartmanının balkonundaki "Evde Pembe Domates Serüveni " ile başlayan; daha sonra Türkiye'deki evladiyelik ("heirloom") doğal pembe domateslere sahip çıkarak, onları yine doğal yöntemlerle evlerinin balkon veya bahçelerinde yaşatmaya karar verenlerin katılımıyla oluşan ve genişleyen toplumsal ağ...

29 Mart 2009 Pazar

İlk filizimi şaşırttım...


Viol benzeri browni kabında ektiğim tohumlardan çıkan pembelerimden ikisi aynı yuvada büyümüşlerdi. Bunlardan bir tanesi diğerine göre daha küçük kalmış ve fazlaca gelişmiyor idi.
Bu nedenle belki erken olmakla birlikte filizi şaşırtmayı denemek istedim. Bunun için küçük bir mısır konservesi kutusunu alarak altını deldim, içerisini torf ile doldurduktan sonra filizi dikkatlice toprağı ile birlikte violden çıkarttıktan sonra yeni kabına yerleştirdim.
Yanda şaşırtma sonrası ilk görüntü yer almakta. Can suyunu da verdikten sonra, suyunu süzdürüp, güneşli pencere kenarındaki yerine koydum. Gelişmede fark olacağını umuyorum.

Biberlerim.



Pembe domatesler yanında, geçen yıl yetiştirdiğim süs biberi tohumlarını da ekmiş ve ekime ilişkin görüntüleri blogda yayınlamıştım.
Ankara'ya gidişimde 10 günü geçmesine karşın, ekilen biber tohumları henüz filizlenmemişti. Bende bu nedenle gitmeden önce biber ektiğim kabları, güney cephede olan güneş alan odada, pembe domateslerimin yanına koymuştum.

Ankara dönüşü yer değişikliğinin faydası olduğunu ve biberlerimin filizlenmeye başladığını gördüm. 27 Martta bir tane tohum filizlenmiş iken, 29 Mart itibariyle filizlenen tohum sayısı altıya ulaştı.

Filizlenen tohumlara ilişkin değişik görüntüler yanda ve yukarıda yer almakta.
Bunlarda yavaş yavaş gelişmekteler artık.
Bu arada daha önceden ektiğim ve tomurcuklanmanın başladığını belirttiğim süs biberime ise gelişim biraz daha artmış durumda. Birkaç gün içerisinde ilk çiçekler açar diye düşünüyorum.
Bu biberde ışık alan, ancak güneş görmeyen bir yerde duruyordu. Gelişimi biraz hızlandırmak için güneş alan güney cephe bir odada pencere kenarına alındı.
Gelişim ayrıntıları doğal olarak sizlerle paylaşılacak.

Fideleşme.



20 Martta blogumu güncelledikten sonra, 22 Martta 5 günlük bir eğitim için Ankara'ya gitmiştim.

Eğitim dönüşü filizlerimdeki fideleşmenin daha da arttığını gördüm.


Yandaki fotoğraflarda genel olarak alınmış görüntüler yer almakta.



Pembelerimin sağlık durumları ise genel olarak iyi. Güneş alan bir pencere kenarına koyduğum için, filizler çok fazla uzamadı. Boyları kısa kaldı. Şu anda ise gövde kalınlaşmakta.


Bu ise ilk çıkan filizin yakın çekim görüntüsü.

Tüm pembeler bu şekildemi bilmiyorum. İkinci çıkan yapraklar hafif siyahımsı yeşil renkte.


20 Mart 2009 Cuma

Az daha kaybediyordum... "Çok susamışlar."



Filizleri sulama konusunda toprağı kurutmak, ancak filizleri kurutmamak derecesinde cimri davrandığımı daha önce belirtmiştim. Fakat bu konuda fazla cimri davranmış olmalıyım ki, dün sabah filizleri kontrol ettiğimde üç tanesinin susuzluktan boyunlarını büktüğünü gördün.


Doğal olarak hemen suladım. Akşam kontrol ettiğimde filizlerin yeniden canlanmış olduğunu görerek derin bir ohh çektim. Az kalsın filizleri kaybediyordum.

Demek ki neymiş... Cimriliğinde bir sınırı varmış. Kıraç domates yetiştireceğim diye filizleri kurutmamak gerekiyormuş.

Değişik bir yaprak...


İşyerimde bulunan pembelerden bir tanesinin yaprakları yanda görüldüğü şekilde... Diğerlerinde herhangi birşey yok. Bu da sanki topraktan çıkarken bu şekildeydi gibi hatırlıyorum. Deneyimli arkadaşlar bu konuda yardımcı olurlar umarım.

Fideye Geçiş...



04.03.2009 tarihinde toprakla buluşan pembe domates tohumlarım 15 gün sonra fide aşamasına geçiş yaptı.

İlk çıkan iki yaprak sonrasında, bu yaprakların ortasında kalıcı olacak olan yapraklar oluşup büyümeye başladı. Bir süre sonra o özlediğim kokuyu, yapraklardan almaya başlayacağım.

Fide oluşumuna geçen filiz, ilk topraktan çıkan filiz. Başta biraz acele davranmıştı. Yine aynı şekilde devam ediyor.

14 Mart 2009 Cumartesi

İşyerimdeki Isparta Pembeleri...


Isparta'dan Mesut Kabuloğlu beyin daha önceden göndermiş olduğu pembe domates tohumlarını, işyerinde browni kablarına diktiğimi blogda belirtmiştim.

Bu tohumlar evdekine göre daha geç filizlendi. Bu filizlerin bugün fotoğraflarını çektim.
Yanda henüz kapçığını bırakamamış bir filiz var. Üstte ise güzel gelişmiş bir filiz görülmekte.

Biraz büyümüş ve topraktan yeni çıkmaya başlamış iki filiz aynı karede yer alıyor.

Bu ve alttaki üç filiz topraktan çıkma hazırlığındalar.







Çıkan filizlerden genel bir görünüm.


Kapçığını bırakamamış ve ışığa doğru uzanmış iki ayrı filiz fotoğrafı.

18 ayrı göze ektiğim 20 tohumdan yaklaşık 13 tanesi filizlenmiş durumda şu anda. Kalanlarında filizleneceğini umuyorum.

Eskilere bir bakış, 20de20...

Gönderilmiş olan tohumlardan bana kalan 20 adetini browni kabından oluşturduğum, tohum çimlendirme kablarına ekmiştim. Ekim ve filizlenme süreçlerini önceki sayfalara aktarmıştım.
Dün sabah gözlerden üçünde filizlenme yoktu. Bugün akşam iki gözde daha filizler topraktan çıktı.

Bir gözde ise hiç hareket yoktu. Ben tohumun filizlenmeyeceğini düşünüyordum neredeyse. Toprağı hafif açıp, baktığımda hiç acelesi olmayan tohumun filizlendiğini, ancak toprağın üzerine çıkacak kadar filizin boylanmadığını gördüm.
Yanda bu son filize ait görüntü yer almakta.
İki gündür, filizlerin çıkışı sonrasında köklerin gelişmesi ve suyu araması amacıyla sulamayı bırakmıştım. Sanırım bu arada bu tohum biraz susuz kaldı ve gelişmedi. Sadece bu tohumun bulunduğu gözü sulayarak, varsa bu konudaki eksikliği giderdim. Bu akşam itibariyle ekmiş olduğum 20 tohumun 20'side böylece filizlenmiş oldu. Sulamayıda kestim. Sadece ihtiyaç oldukça sulayacağım.
Kıraç patates şeklinde pazarlarda satılan patatesler vardır. Sanki küçüklüğümde kıraç domates şeklinde satılan domateslerde vardı gibi hatırlıyorum. Ki gruptaki mesajlarda meyveye duruncaya kadar domateslerin fazla sulanmaması yönünde önerilerde bulunuluyor. Sanırım aynı nedenle olmalı...
Bu arada geç kalmış olmakla birlikte biber ekiminde kullandığım metal çubukları, domates filizlerimin toprağınada koydum. Böylece varsa topraktaki demir eksikliği birazda olsa giderilecek.

Süs Biberi Ekimi...


Bir süre önce saksıya ektiğimiz tohumlardan çıkan biberlerin fotoğrafına blogda yer vermiştim. O zamanlar bir tanesi daha küçüktü. Aradan geçen sürede küçük olan biraz daha gelişti. Büyük olan ise belkide havaların soğuk olması, belki başka nedenle şu anda fazla boylanmadı, ancak gövdesi daha kalınlaştı.

Yanda saksıdaki iki bibere ait görsel yeralmakta.


Bu ise büyük olan biber. Boyu uzamadı ancak fotoğraftan anlaşılacağı üzere gövdesi kalınlaştı.
Gerçi ben bunu dert etmiyorum. Böyle olması daha iyi. Belki bu sayede bonsai biberim olur diyeceğim ama havalar ısındığında boy atacaktır.

Bugün ekimini yapacağım süs biberi yanda bulunan top şeklindeki biberin tohumları.
Pembe domatesleri ektikten sonra blogda yayınlanan e postalardan, aslında PDA'ya üye olduktan sonra domates yetiştirme konusunda yapılması gerekenlere ilişkin olarak okuduklarımdan bir şeyi eksik yaptığımı fark etmiştim. Pembe domates saksısına toprağın demir eksiğini tamamlamak üzere çivi veya metal çubuk bırakılması gerektiğine ilişkin bilgiyi ben uygulamamıştım.

Bu kez biber ekiminde bunu uygulamak istedim. Tohum ektiğim kab, browni kabı olduğu ve toprak miktarı az olduğu için, küçük metal parçalarının yeterli olacağını düşündüm.
İnce bir tel parçasını kargaburun ile küçük parçalara kestim.

Ekim yapacağım browni kabına torf doldurarak hazırladım. Tohumları daha önceden bir miktar suda ıslatmıştım.

Önce demir çubuk parçalarını şekildeki gibi toprak içerisine soktum. Bunları daha sonra toprak içine tamamen gömeceğim.

Sonra demir çubuk yakınına süs biberi tohumunu koydum.


Biber tohumlarını ve demir çubukları sırasıyla, yanda ve aşağıda görüldüğü gibi, kokteyl kaşığının ucuyla bastırmak suretiyle toprak içerisine gömdüm.
Bu kez ıslatılan tohumları, ekimden bir süre önce sudan aldım ve kısmen neminin gitmesini sağladım.

Bu nedenle torf üzerine koyarken elime yapışması veya kokteyl kaşığı ile bastırırken kaşığa yapışması söz konusu olmadı.

Tohumların tamamı ekildi ve toprak sulandı. Aydınlık bir pencere önüne tohum kabı konuldu. Filizlenmeyi bekleyeceğim artık...

12 Mart 2009 Perşembe

Yeni filizler... Eskiler.


Pembe tohumlarımın filiz vermeye başladığı üçüncü günde sayı biraz daha arttı.
Yeni filizler çıkmaya başladığı gibi eskilerde boynu bükük konumlarından yavaş, yavaş kurtulmaya başladılar.


Bir önceki gün henüz topraktan boy gösteren bu filiz bu sabah itibariyle açık sarı-yeşil renkteki yapraklarının bir bölümünü topraktan çıkarttı.

Topraktan tamamen günyüzüne çıkan bir filiz.


Bu dün "iki dağın arasında kalmışam" türküsü misali çıkan pembe... Biraz daha boy attı ve ilk yapraklarını gösterdi.

Henüz ilk yaprakları o kadar küçük ki... Dokunsan kırılacaklar.


Topraktan günyüzüne çıkma uğraşı devam etmekte...


Boyu biraz kısa ama yaprakları diğerlerine göre daha uzun.


Bir kuğu gibi...


Yeni çıkmaya başlayan bir başka filiz.


Şükür kavuşturana... Sanki birbirlerine sarılmışlar, güneşle buluşmalarını, topraktan çıkıp özgürlüğe kavuşmalarını kutluyorlar.


Yüzeye oldukça yakın olduğunu belirttiğim tohum, köklerini biraz daha geliştirdi.
Hayata daha sıkı tutunabilmek istercesine...

Yüzeye yakın olan tohum; akşam saatlerinde köklerini toprağa salmasına karşın kapçığını bırakamadı.
Sanırım üstü açık olduğundan kapçık bir yere takılıp kalmadı ve içindeki hazineyi henüz bırakmadı.

Asıl sürprizi en sona sakladım doğal olarak. Aşağıda ektiğim tohumlardan çıkan ve boy vermeye başlayan ilk filizler görülmekte.
Rahatça sayıldığı üzere şimdilik 11 adetler.
Yeni topraktan çıkmaya başlayan filizler doğal olarak buradan görülmüyorlar. 3x3 olmak üzere 9 ar gözü olan browni kablarından iki tane kullanmak suretiyle toplam 20 adet tohumu ekmiştim. İki gözde ikişer tohum vardı. Bunlardan bir tanesindeki her iki tohumda filizlendi. Sağdan ikinci sırada arkadaki gözde biri büyük, biri küçük olmak üzere görülüyorlar.
Bu arada geçen yıl, süs biberi ve cherry domates yetiştirdiğimi blogda belirtmiştim. Cherry domatesi Koçtaş'tan fide olarak almıştım. Süs biberini ise fide olarak almıştım.
Bunların tohumlarını bu yıl ekme düşüncesi ile ayırmıştım. Ayrıca pazarda satılan değişik cins süs biberi ve kapıcımızın yetiştirdiği süs biberlerinin tohumlarını ayırmıştım.

Bu hafta sonu planım, bir aksilik olmazsa bu tohumları ekmek. Bunun için browni kabı ve marketlerin peynir koyduğu kapaklı kablardan temin ettim. Kapaklı olanların, havalandırma ve sera etkisi oluşturma için kolaylık sağlayacağını düşünüyorum. Kapağını örttüğümde doğal sera gibi nem ve ısıyı içerisinde tutacak, açtığımda ise havalandırmayı sağlayacak. Ekim sonrası duruma göre havalandırma için belki üzerinde birkaç delik açabilirim.

Bundan sonraki güncellememde pembelerimin son hali ile birlikte biber tohumlarını ekim öykümde olacak.

11 Mart 2009 Çarşamba

Dünden sonra... Yeni filizlenen pembe tohumları.


Bugün filizlenen tohumlarımdan görüntüleri bloguma aldım.

Yanda gördüğünüz, dün akşam topraktan çıkan boynu bükük filiz. Sabahleyin bu hale gelmişti.




Artık ektiğim tohumlar yavaş yavaş topraktan kendisini göstermeye başladı.

11.03.2009 tarihi itibari ile Nalan hanım tarafından gönderilen tohumlardan Ankara ve Mersin'e gönderdiklerim dışında bana kalan 20 tohumdan 14 tanesi çimlendi.

Bunlardan 6 tanesi yukarıdaki gibi çeneklerini topraktan kurtardı. Diğerleri yandaki gibi...


Bir başka filizlenen pembe...





Bu ise ikinci pembemin, biraz daha düzelmiş hali. Yukarıda biraz da olsa topraktan yeni kurtulmanın verdiği etki ile sola doğru eğik durumda idi.










Topraktan çıkarak güneşle buluşmaya çalışan bir başka pembe.




Bir başkası...


Bu pembem, ilk yapraklarını güneşle buluşturmakta aceleci.

Ancak bunun için biraz bekleyecek. Tohumları ektiğim kabları evin güneş alan tarafında pencere kenarına koyduğumu daha önce yazmıştım. Ancak gelen e postalarda bu aşamada güneşin filizler için zararlı olabileceği belirtiliyordu. Yoğun ve sıcak bir güneş olmasa da; cam etkisi nedeniyle filizlerin güneşin etkisini daha fazla hissedebileceğini düşündüğüm için cam ile tohum kabları arasına kağıt koydum.

Böylece doğrudan güneş ışığına maruz kalmayacaklar ancak güneşin sıcaklığını da duyabilecekler.


Bu da torf içerisinde bulunan, iki kesek arasından kendine yol bulmuş. "İki dağın arasında kalmışam" türküsündeki gibi.

Hiçbir şey tohumların güneşle buluşmasını engellemiyor.



Topraktan kendini göstermeye çalışan bir başkası...


Bu ilk topraktan ilk çıkan pembemin 11.03.2009 sabahki görüntüsü. Artık daha bir düz...




Yeni filizlenen bir başka tohum.










Yukarıda iki dağın arasında kalan pembe tohumunun, ışıkla buluşmaya çalışan görüntüsü yer almıştı.
Yanda ve aşağıda ise kesek altında kalan ve tüm gücü ile bu keseği kaldırarak güneşle ilk buluşmasını gerçekleştiren pembenin görüntüleri yer almakta.
Keseği üstünden alarak büyümesini biraz rahatlatmayı düşünmedim değil. Ancak bunun doğal gelişime müdahale olabileğini, keseği kendisinin üstünden rahatlıkla atmasının gelişim ve dayanıklılığının artmasında daha faydalı olacağını düşündüğümden bunu yapmadım.


Bıraktım ki, dışarıdan bir müdahale olmaksızın kendisi başarsın ve böylece dayanıklılık geni daha da güçlensin. Zaten şimdiki hale gelebilen bir tohum, bundan sonrasını haydi haydi başarır.



Bu ve aşağıdaki görüntü ise, neredeyse toprak üstünde kalmış denebilecek kadar, yüzeye yakın bir tohum.

Sanırım tohumları bir süre ıslattıktan sonra torf üzerine koyup, kokteyl kaşığı ile bastırmak suretiyle torf içerisine gömdüğüm sırada bu tohum kokteyl kaşığına yapıştı ve geri çıkış sırasında yüzeye yakın bir yerde kaldı.


Dün akşam yeni çimlenen tohumları incelerken, üzerinde bulunan alt sol taraftaki torf parçasının üstünden kayması sonucu bunu gördüm.

Ancak bu durum yine de çimlenmeye engel olmamış. Islatılmanın verdiği nem ve sulamanın etkisi ile hemen kök salmış.

Bugünlük pembelerimden bu kadar.

Bu arada muhtar Mesut Kabuloğlu tarafından daha önceden bana gönderilen ve işyerimde bulunan pembe tohumlarını da aynı şekilde browni kablarına ekmiştim. Cuma günü kızımın rahatsızlığı nedeniyle işyerinden öğleden önce ayrılmış, doktora gittikten sonra öğleden sonra Ankara'ya giderek akşam geri dönmüş ve hafta sonu işyerine uğrayamamıştım.

Pazartesi günü işe gittiğimde tohum ektiğim toprağın neredeyse tamamen kuruduğunu gördüm ve hemen suladım. Hergün sabah-akşam yaptığım sulamaların sonucunu bugün sabah gördüm. Bir tane tohum filizini yaklaşık iki mm kadar toprak dışına çıkartmış. Yukarıdaki fotoğraflardan alttan yedinci gibi ya var, ya yok.

Bu tohumları, evdekilerden iki gün önce ekmeme karşın biraz geç geliştiler. Ben, biraz ektiğim toprağın evdeki kadar iyi olmayışı ve hafta sonu susuz kalmalarının bu duruma neden olduğunu düşünüyorum.
Biraz daha bekleyip Cuma günü fotoğraf makinemi işyerine götürerek, fotoğraf çekimi yapıp, işyeri pembeleriminde fotoğraflarını blogda yayınlamayı planlıyorum.