PDA

PDA
Pembe Domates Ağı, Logo üzerine tıklayarak PDA ana sayfasına gidebilirsiniz... "Pembe Domates Ağı" (PDA): 2006 yılında Avniye ve Mehmet Ata Tansuğ'un bir İstanbul apartmanının balkonundaki "Evde Pembe Domates Serüveni " ile başlayan; daha sonra Türkiye'deki evladiyelik ("heirloom") doğal pembe domateslere sahip çıkarak, onları yine doğal yöntemlerle evlerinin balkon veya bahçelerinde yaşatmaya karar verenlerin katılımıyla oluşan ve genişleyen toplumsal ağ...

18 Nisan 2009 Cumartesi

İşyeri Pembeleri Şaşırtıldı...


İşyerimde bulunan pembeleri geçen hafta salı gününden itibaren birer, birer şaşırtmaya başladım. Önceki kayıtta bu iş için iğne yapraklı çam ağaçlarının bulunduğu ormandan aldığım toprağı kullanacağımı belirtmiştim. Bunun üzerine çam ağaçlarının toprağın asit düzeyini yükselttiği ve pembeler için iyi olmayacağına ilişkin görüşler geldi. Bunun yanında tam tersi görüşlerde geldi. Bende asit düzeyinin yüksek olacağı görüşüne katılmakla birlikte, bu toprağı torf ve koyun gübresi ile karıştırıp kullanmayı düşündüğüm için bir deneme yapmaya karar verdim.
Ormandan aldığım toprak ile torf ve koyun gübresini sırasıyla 5-2-1 oranında karıştırdım. Salı günü ilk fideyi, bu karışımı koyduğum fide torbasına aktardım. Ertesi gün olumsuz bir durum görmeyince hergün birer adet olmak üzere yukarıda yanda görülen üç fideyi şaşırttım.

Fidelerden birisinin yakından görünümü yanda.
Olumsuz bir durum yok gibi. Perşembe akşam deneme amaçlı olarak güçsüz bir fideyi aynı şekilde fide torbasına şaşırttım. Bu fide ne yazıkki cuma gününe kadar kendine gelemedi. Yapraklar boynunu bükmüş olarak akşam iş çıkışı bıraktım. Cuma günü ise sabahleyin iki adet daha fideyi, fide torbasına şaşırttım. Böylece toplam 6 fideyi, fide torbalarına şaşırtmış oldum. Cuma günü şaşırttıklarım ve perşembe günü şaşırtığım ancak kendine gelemeyen üç fideyi, öğleden sonra odam çok güneş gördüğü için gölge bir yere bıraktım. Yarın kontrol etmeyi düşünüyorum. Yaşarlarsa bundan sonra birşey olmaz.

Biberlerim ve başına gelenler...



Biberlerimin fotoğraflarına daha önce blogda yer vermiştim. Hatta genel görünümleri itibariyle bazı üyelerin beğenisini kazanmıştı.

Yandaki de ilk açan çiçekten oluşan biberin birkaç günlük hali ve yanında da yeni açan bir başka çiçek görünmekte.

Grupta geçen hafta içinde pembe domatesleri dışarıya çıkarttığımızda kuşlara karşı korumamız gerektiği ve buna karşı alınacak önlemler tartışılmıştı. Bu tartışma henüz bitmemişken perşembe günü biberlerim evdeki muhabbet kuşunun gazabına uğradı.

Biberler ve muhabbet kuşunun kafesi oğlumun odasında duruyorlar. Oğlum perşembe günü öğleyin okula giderken biraz uçsun, rahatlasın diye muhabbet kuşunu kafesinden çıkartıp oda da serbest bırakmış. Daha öncede bir kaç kez yapmıştı. Kuş böyle durumlarda hemen pencerenin önüne gidiyor ve dışarıyı seyrediyor. Güneşte ısınıyor. Ama biberlerde pencere kenarında. Daha önce serbest bırakıldığında ağaç dalına konar gibi biberlerin üzerine konuyordu. Bir zarar vermemişti.

Ancak perşembe günü işten döndüğümde, biberleri kontrol etmek için odaya girdiğimde gördüğüm manzara yanda ve aşağıda. Malum kuş, biberlerin alt yapraklarını fotoğraflarda görüldüğü hale getirmiş. Yaptığı yetmemiş birde çıkmış üstüne tünemiş.

Hemen alıp kafesine koydum. Yaptığım kontrolde yapraklarda hasar çok fazla olduğu için, makasla kestim.









Buda biber oluşumuna başlayan fidenin hasar sonrası görünümü. Şu anda 5 tane biber görünmekte. Açan ve açacak çiçeklerde bayağı var. Diğer biberimde ise tomurcuklanma başladı.



Çilek Bahçemden...



Evde pembe domates serüvenine başladım ama tek domates yetiştirmiyorum biliyorsunuz. Süs biberlerime ait fotoğrafları paylaşmıştım.

Buda çilek bahçem! Yani bir seradan aldığım saksı çileği... Seradan alıp eve getirdikten bir kaç gün sonra tomurcuklandı.


Tomurcuk sonrası ilk çiçek açtı arkasından.

Çileği kızım istediği için almıştım. Genel olarak bakımını ben yapsanda, kendisi arada bir suluyor.

Hatta önceki gün, domateslerin dibine koymak için ezdiğim yumurta kabuğundan bir çimdikte çileğin dibine bırakmış.



Yanda ise ikinci açan çiçek, ilk çiçekle birlikte arz-ı endam ediyor. Tomurcuk oluşan sapta toplam 9 çiçek tomurcuğu vardı. Şu anda ilk üç çiçek soldu. Sanırım meyve oluşumuna geçti. Açık halde üç çiçek var ve üç tane de açmayı bekleyen tomurcuk. Bu arada faydası olmuşmudur bilemiyorum ama domatesler için önerilen fırça ile dölleme işini çileklerimde uyguladım.
Saksıda iki kök çilek vardı. Bu çiçekler bitkilerin birisine ait. Diğeri henüz yapraklarını geliştirmekle meşgul. Belki onda da çiçeklenme olur bilemiyorum.

Çiçeklerimde Yaprak Biti!



Pembe domatesler ile ilgisi yok ancak geçen günlerde bir seradan aldığım çiçeğin yaprağında yeşil renkli bir canlı gördüm. Doğal olarak canım sıkıldı. Ne yapmam gerektiğini düşündüm. Evde çünkü hiç bitkiler için kullanabileceğim ilaç yoktu.

Sonradan evde bulunan muhabbet kuşu için kullandığımız parazit ilacı aklıma geldi. Organik olup olmadığını bilmiyorum ama canlıdaki parazit için kullanılabildiğine göre zehirli olmayacağını biliyordum. Hemen çiçeklerin yaprak alt ve üstlerine sıktım. Birkaç gün sonra baktığımda sonuç aldığımı gördüm. Yaprak bitleri (başka birşey olabilir ama ben şimdilik böyle diyeyim) toprağın üzerinde cansız bir halde yatıyordu.

Genel bilgi anlamında blogumda bunu paylaşmak istedim.




10 Nisan 2009 Cuma

İşyerimdeki Isparta Pembeleri 2



Dün blog güncellememi yaparken işyerinde bulunan Isparta pembelerini şaşırtmayı düşündüğümü belirtmiştim. Ancak gerek kullanmayı düşündüğü toprak özelliği nedeniyle almış olduğum uyarılar, gerekse şaşırtma yapacağım beyaz plastik bardakla ilgili aldığım ve grupta paylaştığım bilgi http://groups.google.com.tr/group/pembedomates/web/yeni-bilgi) nedeniyle şaşırtma işlemini erteledim.


Evde bulunan pembelerimin bol, bol fotoğraflarını çekip bloga yüklememe karşın, işyerimdeki pembelerin fotoğraflarını çok fazla çekmedim. Bunun da nedeni sabah evden çıkarken fotoğraf makinemi yanıma almayı unutuyor olmam.


Herşeye rağmen bugün kararlı bir şekilde davranarak, fotoğraf makinemi sabah evden çıkarken yanıma aldım. Sabah ve akşam saatlerinde olmak üzere işyerimdeki pembelerin değişik fotoğraflarını çektim.

Browni kablarındaki boş yerler ilk zamanlar dolu idi. Ancak bir hafta sonu sulama eksikliği nedeniyle boyunlarını büktüler, tüm uğraşlarıma rağmen düzelmediler ve kurudular. Şu anda 12 adet filiz mevcut.


Bence gayet sağlıklı bir şekilde gelişmekteler. Yaprak renkleri de, açık yeşil. Evdekiler gibi morumsu renk değişikliği söz konusu değil.
Bu arada bu konuda Nail Sarı bey soğuk nedeniyle bu tür bir renk değişimi olabileceğini belirtmişti.
Bu sabah konuştuğum arkadaşım da aynı görüşü belirtti. Fidelerin bulunduğu yerle ilgili ayrıntılı bilgi verince, yapraklarda ki morluğun soğuk etkisi ile olabileceğini düşünmeye başladım.


Evdeki pembelerimi hiç dışarıya çıkartmamış isem de, kendileri güneş alan bir pencere önünde duruyorlar. Hemen pencere altında kalorifer peteği var. Kalorifer ise merkezi sistem olduğu için gece 01-05 saatleri arasında kapatılıyor. Ne kadar yalıtım yapmış olsamda, pencerenin aralıklarından azda olsa soğuk geliyor. Gelen soğuk ise doğrudan fidelerin üzerinde. Ben fidelerin gelişiminde bir sorun görmediğim için, bu mor renk değişiminin de fazla üzerinde durmamıştım. Ancak uzun süre gitmeyince grupla paylaştım.


Tabi şimdi havalar önceye nazaran bayağı ısındı. Hatta sabah ve akşam saatleri serin olsa da, öğle saatlerinde ceket yeterli olabiliyor. Umarım bu ısınmanın etkisi ile fidelerimdeki morluk yok olur.
Bu arada daha önce belirtmeyi unutmuştum. Hani hep derler ya "nerde eski domateslerin kokusu" diye. Ben pazarda veya markette domates alırken önce bir koklarım. Ne kadar da sera olsa, hormonlu olma ihtimali olsa da "arılı" tabir edilen domateslerde nispeten o kokuyu alırım ve tercihimi bu yönde kullanırım.
Sadece domates değil, reyhan yaprağına dokunduğumuzda elimiz nasıl kokarsa, gerçek domates bitkisine de dokunduğumuz da elimiz öyle kokardı eskiden.
Ben işte o kokuyu, evdeki pembelerimden almaya başladım. Ara sıra elimle yapraklara dokunup o kokuyu içime çekiyorum. Domates gibi kokan domates kokusunu.
İşyerimdeki pembelerde henüz o koku yok. Belki evdekileri daha önce ektiğim ve daha çok geliştikleri, işyerindekiler daha küçük olduğu içindir.
İşyeri pembelerimin fotoğraflarını paylaşayım derken yine evdeki pembelere konu döndü dolaştı geldi.
Şaşırtma için kab almak üzere bir ara Koçtaş a gitmeliyim. Bugün bir yerde fide poşeti buldum ancak bana çok büyük geldi. Biraz küçük olsaydı alacaktım.
Bu hafta sonu şaşırtmayı yapamazsam, haftanın iş yoğunluğu içerisinde gelecek hafta sonuna kadar şaşırtma yapamam sanırım.

9 Nisan 2009 Perşembe

Domateslerim. Yeniden...


İlk şaşırtma yaptığım domatesim. İlk çıkan iki yapraklar şaşırtma sonrası kuruyarak düştüler. Üç ve dördüncü yapraklar gelişmekte şimdi.


Browni kabı içerisine ektiğim domateslerimden genel bir görünüm. Bugün (09.04) grupta yoğun tartışmalara neden olan yapraklardaki morluk dışında olağandışı bir durumları yok. Gelişimleri bence oldukça iyi.

Bir kaçı ilk çıkan yapraklarını döktü veya dökme hazırlığında.
Yanda ise tek sıra görüntüsü.

Beş ve altıncı yapraklar hepsinde çıkmaya başladı. Filizlenme sırasına göre bazılarında büyük, bazılarında ise küçük bu yeni yapraklarımız.


Yine beş ve altıncı yapraklarını çıkartmaya çalışan bir başka fide.

Bu arada biberlerde ve domateslerde toprak üzerinde görülen beyaz lekelerin bir kısmı torf içerisinde bulunan perlit olmasına karşın, kalan kısım kurutulmuş ve ufaltılmış yumurta kabukları. Grupta bu konudaki yazıları görünce denemeye karar verdim. İki gün önce de uyguladım. Şu anda bir fark olup olmadığını söyleyemeyeceğim.
Bu arada işyerinde yetişen pembe fidelerimi de uygun olursam yarın yada cumartesi günü plastik bardaklara şaşırtmayı düşünüyorum. Şaşırtmada hafta sonu Eskişehir kent ormanında iğne yapraklı çam ağacı altından aldığım toprak ve besicilerden aldığım koyun gübresini, torf ile karıştırıp kullanmayı düşünüyorum. Şaşırtma ve şaşırtma sonrası fotoğrafları çekme imkanım olursa onları da blogda doğal olarak yayınlayacağım.

Süs Biberlerim.



Domates tohumlarımı ekmeden önce süs biberlerimin çıktığını ve aynı saksıda yetişen iki biberden küçük olanını ayrı bir kaba aktardığımı daha önce yazmıştım.
Aktarılan biberim bir süre yeni kabına uyum süreci geçirdikten sonra hızla gelişmeye başladı. En son hali yanda görülmekte. Henüz çiçeklenme başlamadı.

Diğer biberimde ise tomurcukların fotoğraflarını daha önce bloga yüklemiştim.
İlk açan ve solmak üzere olan çiçek yanda. Bu çiçeğin içerisinde biber oluşumu da başlamış durumda.
Hemen yanında ise dün açan ikinci çiçek görülmekte.

Yandaki ise yine dün açan üçünçü çiçek.


Bu ise çiçek açan süs biberimin üsten görünümü.
Yeni tomurcuklar rahatlıkla seçilmekte.



Sıra geldi tohumdan ektiğim süs biberlerine.
Yanda ve altta filizlenen tohumların son halini görüyorsunuz.







Browni kabında olan biberlerden birisi nedense ilk iki yaprak yerine tek yaprakla topraktan çıktı. Sanırım her iki yaprak birleşmiş durumda.
Ancak bu üçüncü yaprağın gelişimini engellemedi. Biraz dikkatli bakılırsa büyük yaprağın dip kısmında yeni gelişen yaprağı görebilirsiniz.


Bu ise diğer bir süs biberi. Üç ve dördüncü yapraklar ortadan çıkmaya başlamış durumda.







Yeniden ilk açan çiçek. Yukarıdaki fotoğrafta çok fazla seçilemiyordu ancak bu fotoğrafta solan çiçeğin zigotları arasından gelişmekte olan biber seçilebiliyor.
Bu görüntüler 09.04.2009 sabahı çekildi.







8 Nisan 2009 Çarşamba

Fidelerimin gelişimi...


Fidelerim yavaş yavaş gelişmeye başladı.
Fotoğraflar 4 Nisan tarihine ait.
İlk tohumu 4 Martta ekmiştim toprağa, tam bir ay oldu.
İlk çıkan yapraklardan sonra ikinci yapraklarda çıktı ve gelişmekte. Orta dip noktada üçüncü yaprakların gelişimi de başlamış durumda.
Boyları yaklaşık 7-8 cm, gövde kalınlığı ise 2-3 mm arası.
Ancak benim merak ettiğim konu başka.
Yanda ve aşağıda görüleceği gibi, yaprakların alt yüzleri morumsu bir renkte.
Buna bağlı olarak yaprakların üst yüzleride morumsu yeşil renkte. Yaprak damar çizgilerinde ise bu morluk daha belirgin bir şekilde fark ediliyor.
Daha önce Isparta'dan muhtar Mesut beyden temin ettiğim tohumlardan ektiğim, işyerinde bulunan fidelerin yaprakları ise, bunlardan daha küçük olmasına karşın normal yeşil renkte.
Bu fideler güney cephede sabah 8-öğleden sonra 15 arası güneş alan bir pencere kenarında duruyor. Sulamayı oldukça az, toprak susadıkça yapıyorum. Bunun bir etkisi olup olmadığı konusunda bilenlerden bilgi almak isterim.
Yaprak damar çizgilerinde mor renk görüldüğü üzere fark edilmekte.

Bu arada, daha önceden bloguma fotoğraflarını koyduğum biberim çiçek açtı. Şu anda bir açmış ve solmuş, iki yeni açmış olmak üzere üç çiçek var.
Evin içerisinde durduğu için dölleme amacıyla çiçekleri küçük bir peçete parçası ile karıştırdım.
Umarım meyve oluşumu gerçekleşir.
Onun fotoğrafını ise daha sonra çekip bloga koyacağım.